--Type Title Here--     |   home
Saçma   |   Duygusal   |   Özgün
Duygusal



 
Gün batar usul usul, kararır gece
Bardaktan boşanır yağmur, sel olur gider
Gündüzler geceler, ne zaman biter.
Şu batan güneş, nereye gider?
Buharlaşır yeniden dökülen su.
Bulutları sil pencerenden, sevgi devrialemi bu.
Yeniden doğar herşey
"Herşey bitti." Dediğin anda
Bir gül, kök salar damarlarında
Herşey biter. Birşey bitmez .


    MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza, siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek..

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir, söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki, ben, Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler, o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki, kapalı gece ve güne
Altın bilezikler, o kokulu ten

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza, siyah güller, ak güller.

Sezai KARAKOÇ

  NELER Mİ İSTİYORUM?

Neler mi istiyorum
Uyanınca her sabah?
Ne bahardan bir neşe,
Ne de yazdan bir çiçek
Siyah, siyah, çok siyah,
Kadife kadar siyah
Bir saçın buklesini
Bana kim getirecek?
Neler mi istiyorum
Gurbette akşamlardan?
Ne rüzgârdan bir buse,
Ne de bir pembe kelebek
Derin, derin, çok derin,
Ufuklar kadar derin
Bir çift gözün rengini
Bana kim getirecek?
                                       güven KARAKOÇ
MAVİ MAVİ SEVDİM SENİ

Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Kalbim şimdi bir sokak çocuğu
Kelebekleri göç etti gönlümün
Issızlaştı hayat sanki
Sanki, sabahı eksik şiirlerimin.
Sanki, gecesi hep kanayan bir yara
Ve sanki, artık hep kanayacak...
Ağlanacak bir aşkın kıyısına vurduysa gözlerim
Çare yok, ağlayacak.
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Kapıları kendime ben açamadım
Ya da yanlış saatlerde bekledim gelmeni
Düşünüyorum da sen gideli ne çok yalnızım..
Sarmaşık aşkın sarısında kaldım, sarılamadım.
Savunamadım seni kimselere
Anlatamadım seni kimselere
Kimsesiz kaldım,
En çok da sensiz...
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben..
Sana uyumak,
Sana uyanmaktı hayat.
Sıratını geçtim yaşarken korkmadan
Korkumu geçtim cesaretle, ihanetle
Berduş bir yalan masumiyeti öptüm bile bile
Tek sen gitme diye
Sonbahar oldum yaprak yaprak
Ağaç oldum köklerimi unutarak
Tesellisiz bir geceye fırlatıldım
Kalbimi dar kafese kapatarak
İçimdeki bir kanarya
Hiç susmadan ağlayacak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yakamozlarında yıkadım sevdamı çırılçıplak
Seni sevdiğimi bağırdım mehtabına
Beyazında akladım bulutunun
Mavi mavi sevdim seni içim kan ağlayarak
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak....
                                                     NAŞİDE GÖKTÜRK
BEN AYRILIKLARIN ŞAİRİ


Ben ayrılıkların şairi,
Yalnızların ozanıyım.
Sen, sen masallar okurken daha,
Ben acıların yazarıyım.

Haklısın, aramızda dağlar, denizler var,
Haklısın, aramızda uçurumlar.
Senin sevdaların, üç günlük masal,
Benim sevdalarım, Allah'ına kadar.

Elma şekeri mi sandın aşkı,
Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı.
Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı,
İşte ben o zaman görürüm seni.
Halâ tahta masalara yazıyorsam adını,
Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın,
Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni,
Islak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı,
Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından,
Bana sor yalnızlığı,
Ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam,
Ve sabahçı kahvelerinde
bir çay gibi demliyorsam hasretini,
Ve inadına özlüyorsam, o çay karası gözlerini,
Bil ki, bu seni erkekçe sevdiğimdendir.

Bu benim ilk aldanışım değil,
Bu benim son yıkılışım değil,
Bırak bu sahte gözyaşlarını,
Bırak bu masum bakışlarını.
Üzülme, benim için üzülme,
Üzülme bu son için üzülme,
Ben, ben, ben yeterim kendime

Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde,
Varsın da her gece
Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim,
Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine,
Asla pişman degilim.

Hatırla, bir adam diyordun hatırla,
Ömür boyu sevsin beni ömür boyu,
İşte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim.
Çünkü ben,
Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim.

A. Selçuk İlkan


 
 

İSTİYORUM

Rüzgâr mı dedim...
İsterim ki, saçların dağılsın.
Gece mi dedim.
Hemen düşüncelere dalmalısın.
Aşk, der demez
Kalbin hızlı çarpmalı.
Sabah, dememe kalmadan
Uyanmalısın...

Özdemir Asaf

 KEŞKE ...
Seni tanımak, seni solumak
Gözlerinde kaybolup zihninde var'olmak.
Harika...
Seni tanımak, seni kaybetmek,
Sen isterken, reddetmek
Şimdi yanında olamamak
Berbat...
"Keşke"siz bir dünyada
"Keşke"siz düşüncelerde
Mutlu ve doymuş olabilseydik.
Sonsuzluğa birlikte yürüyebilseydik.
Gülen genç yüzlerimiz
Birlikte kırışsaydı,
Pırıl pırıl saçlarımız, birlikte ağarsaydı
Tasalarımız, gözyaşlarımız
Birbirinde eriyip
Umutlarımız, kahkahalarımız
Birbirinde coşsaydı....
Koca bir ömrü mutlulukla paylaşıp
O son, bilinen yolu elele yürüseydik.
KEŞKE !!!  


Ç. Sezen

Tuttum yüreğimden çıkardım seni;
Yüreğim ağladı...

Tuttum hayatımdan sildim seni;
Hayat bomboş kaldı...

Ama beraberliğin de;
Hep içimi açtı..

Ç. Sezen
 


NELER Mİ İSTİYORUM?

Neler mi istiyorum
Uyanınca her sabah?
Ne bahardan bir neşe,
Ne de yazdan bir çiçek
Siyah, siyah, çok siyah,
Kadife kadar siyah
Bir saçın buklesini
Bana kim getirecek?
Neler mi istiyorum
Gurbette akşamlardan?
Ne rüzgârdan bir buse,
Ne de bir pembe kelebek
Derin, derin, çok derin,
Ufuklar kadar derin
Bir çift gözün rengini
Bana kim getirecek?

Victor Hugo

 
SİMİDİN İKİ YARISI


İlkokula başladığımız günü hatırladın mı?
Aynı sırayı kapmıştık koşarcasına
Nasıl da sevmiştik birbirimizi
Dost olmuştuk taparcasına
Tanımadan bilmeden kimliğimizi.
Hangimiz simit alsak bölerdik orta yerden
Yarısı senin yarısı benimdi
Hastalansan, bir gün okula gelmesen ya
Yarısı paketlenir, yarısı boğazıma düğümlenirdi
Her şeyi böler paylaşırdık
Artık simidin iki yarısı olmuştuk
Simidin iki yarısı

Hatırladın mı?
Cebimizdeki bozuklukları
Döker masanın üstüne sayardık
Farketmezdi, bende fazla sende eksik
Oldu mu iki bilet parası, haydi sinemaya.
Film de kafamıza göre değildi ya
"Gönül Yarası",
Olsun biz yine giderdik.
Maksat birliktelik...
Hatırladın mı?
Resim öğretmenimiz mum boya istemişti
Kuru boyalar zaten harçlığımızı bitirmişti
Bir kutu alıp da bölmüştük renkleri
Ne farkederdi;
Birlikte boyamıyacak mıydık resimleri?
Sen de saklar mısın hâlâ?
Atmamışım küçülmüşleri
Bende siyahı, sende sarısı, kalemler...
Kalemler bile simidin iki yarısı

Hayallerimizi de paylaşırdık,
Hatırladın mı?
Ben de evlenecektim ileride, sen de.
Benim kızım, seninse oğlun olacaktı
Çoktan takılmıştı isimleri de.
Dostça, kardeşçe
Sevmeyi öğreneceklerdi, kenetlenmeyi
Dahası, bir simidi ortadan bölmeyi
Kimbilir, severlerdi birbirlerini aşkla
Belki de evlenirlerdi
Ne güzel hayallerdi

Benim kızım,
Senin oğlunun karısı, hayaller...
Hayaller bile simidin iki yarısı
Ne kadar oldu görüşmedik bilmiyorum
Kayboldun birden
O günden beri simidin yarısı elimde
Yarısı boğazımda düğüm
Ben şerefli bir görev aldım orduda.
Kızım büyümekte
İsmi de kararlaştırdığımız gibi,
Ya sen?
Hep seni merak edip durdum,
Evlendin mi, oğlun var mı?

Ta ki...
Kanımı donduran o güne kadar
O harekât gününe...
Savaş alanındaydık, senin elinde silah
Benim elimde silah
Savaşmak zorundaydık
Bire-bir bırakmıştı kader
Ölmek-öldürmek değildi beni kahreden
Bir can borcumuz vardı,
Ha bugün, ha yarın ödenecekti zaten
Ne düşündüğünü bilememek
Ve öğrenememekti beni öldüren

Kıpırdamadan duruyordun,
bir heykelden farksız bir ölüden sessizdin.
Davranmaman şaşkınlık mı
Yoksa sevginin bedeli miydi, bir bilebilsem?
"Davran" diyordum.
Seni öldürmem için yüce bir sebebim var,
Ölmem için de.
Vatan-Millet sağolsun
Yine de istiyordum
Kendime ait bir sebebim olsun
Tüm savaşlar sevgiyi kurtarmak içindir.

Bir simidin bedeli; sevgiyle ödenirmiş.
Bir sevginin bedeli; ölüp, ölüp dirilmekle
"Davran, seni bu şekilde öldüremem"
Sesim, dağlara çarpıp yankılanıyordu
Öldürsem de ölmüştüm, öldürmesem de
Ne Vatanıma ihanet edebilirdim, ne de sevgine

Belli ki, sen de keskin nişancıydın, ben de
Yoksa gönderirler miydi bizi birbirimize?
Aynı anda karşılıklı iki kurşun ve iki beden,
Düşen, beyaz karlar üstüne sızan,
Kanımız değildi.
Hani, lisenin köşesinde takıldığımız
Kafe vardı ya...
İçtiğimiz tavşan kanı çayların demiydi.

Cebimizden çıkan üç-beş kuruşu gördün mü,
Sende eksik, bende fazla, ne farkeder?
Tam iki bilet parasıydı.
Bu film de kafamıza göre değildi ya
"Gönül Yarası..."
Olsun, maksat birliktelik, haydi sinemaya.

Hasretten açık kalan gözlerimizde
Son hayallerimizi gördüm;
Benim kızım senin oğlunun karısıydı.
Beyaz karlardan
Bedenlerimize yansıyan ışığı gördüm;
Güneşin sarısıydı.
Ellerimizde sımsıkı sarıldığımız
Ve gevşeyen avuçlarımızdan kayan
Simidin iki yarısıydı.

Duyuyor musun?
Şimdi arkamızdan yalan yanlış zanlar
"Aynı anda ikisi ha", yanlış yargılayanlar
Al eline kalemi, yazalım taşımızı.
Bende siyahı, sende sarısı
Söylesin taşlar, söylesin yazgımızı
"-Çekinmedim Vatan uğrunda öldürmekten"
"-Kaçınmadım sevgim uğruna ölmekten"
Kimdi bizi bize böylesine düşman eden?
Şüphesiz ki, yaşarlar bir simidi ikiye bölmeden
Yarısı sende yazsın, yarısı bende
Bizi kim anlar? Ancak zamanlar...
Bir simidi ikiye bölen zamanlar, zamanlar...
Zamanlar bile simidin İki Yarısı,
Simidin İki Yarısı...